• Mağaza
  • Blog
  • Numeroloji
  • İletişim
0
florebo quocumque ferar
florebo quocumque ferar
0
florebo quocumque ferar
Felsefe

Hissetmek: Varoluşun En Saf Gerçeği

ilovci
YORUM YOK
24 Kasım 2024
3 Dakika
denizebıraksamkendimi

“Kalbini aç, çünkü hissetmek, yaşamaktır.” 

Maya Angelou

Hissetmek…

Bir an durup düşününce, aslında hissetmenin yaşamın özü olduğunu fark ediyorum. Çünkü ne zaman gerçekten hissedersem, o zaman yaşıyorum. Dokunduğum her şey, sevgiyle kucakladığım her an, bir şekilde sonsuzlaşıyor. Kalbime dokunan her iz, kaybolsa bile silinmiyor; yalnızca başka bir boyuta geçiyor, içimde bir yerlerde yaşamaya devam ediyor.

Hayatımdan uzaklaşmış her şeyle birlikte hissetmenin ne kadar büyük bir güç olduğunu anlıyorum. Sevgiyi hissettiğim bir anın hatırası, içimde kök salıyor ve belki yıllar geçse de kalbimde o sıcaklığı taşıyorum…

Hissetmek, sadece dış dünyayı algılamak değil, aynı zamanda içime doğru bir köprü kurmak gibi.

Kalbime dokunmuş her şeyin aslında bir parçası bende kalıyor. Onlar kaybolmuyor, sadece başka bir forma bürünüyor; belki bir hatıra, belki bir duygu, belki de içimde yankılanan bir fısıltı…

Sevgiyle dokunduğum her şeyin sonsuz olduğunu bilmek, bana hem güç hem de huzur veriyor. Çünkü bu, hiçbir şeyin gerçekten bitmediğini, gerçek sevginin zaman ve mekandan bağımsız bir şekilde varlığını sürdürebileceğini hatırlatıyor bana.

Hissetmek, bazen ne kadar kırılgan olduğumu, bazen de ne kadar güçlü olabileceğimi anımsatıyor. Kalbimde yer eden her şeyle, sevginin o derin, sonsuz yankısını içimde taşıyorum. Ve bu bana, hayatın her anını kucaklamam gerektiğini hatırlatıyor. Çünkü sevgiyle hissettiğim her şey, aslında sonsuzluğun bir parçası…

Düşünüyorum, öyleyse varım…

Bu sözü her duyduğumda, zihnim bir labirent misali düşünceleri arar ve düşünürken adeta kaybolmuş hissederim. Belki bir kitaptan alınmış, belki başka bir zihinle şekillenmiş düşünceleri omuzlarımda taşırken, benliğimin gerçek sınırlarını bulamam çoğu zaman. Ama hissetmek… zihnin suskunluğunda, saf gerçeklikte var olarak, yalnızca hissetmek. İşte o an, varlığımın en yalın ve en tartışmasız haliyle karşılaşıyorum.

Ayağıma bir taş değdiğinde ya da derin acılar yüreğimden yükseldiğinde dünya tüm ağırlığını bırakıyor üzerime sanki. O an bir düşünce beni kurtaramaz mesela. Bir fikir, acımı hafifletemez. Orada, o sancının tam içinde, yapayalnız bir “ben” varım. İşte, en çok o anlarda kendime inanıyorum. Var olduğuma, eşsiz bir varlık olduğuma, hissettiğim her şeyin yalnızca bana, varlığımın özüne ait olduğuna…

“Düşünmek, varlığın bir belirtisidir; ama hissetmek, varlığın kendisidir.” 

Jean-Paul Sartre

Ne zaman derinden hissetsem sorgulamıyorum kendimi artık. Çünkü hissetmek, düşünmekten daha saf bir hâl ve düşünceler gibi gelip geçici ya da dışardan yansıtılmış bir gerçeklik değil, adeta içimden gelen bir çağrı.

Bir düşünce çalınabilir, paylaşılabilir, hatta unutulabilir. Ama hissettiğim hiçbir acı, hiçbir mutluluk, hiçbir korku benden alınamaz. Onlar benim varoluşumun en dokunulmaz köşesinde saklı kalır.

Belki de acımın keskinliğinde saklıdır bu zihinsel farkındalığım. Bir acının sancısı içindeyken, dünya üzerimden kayar gider sanki. Öyle derinden hissederim ki dışarının sesleri susar, renkler soluklaşır ve yalnızca o acı kalır benimle. İşte o an, var olduğuma dair en derin inancı hissederim…

Tuhaf, değil mi?

Bu kadar “yıpratıcı” bir duygu, aynı zamanda beni bana en çok yaklaştıran bir hâl oluyor.

Evet, düşünüyorum, öyleyse varım. Ama hissediyorum, öyleyse tamamen varım artık.. yaşıyorum.

Benim gerçeğim budur belki de. Her duygu, her his, beni biraz daha özüme yaklaştırır, kendime doğru derinleştirir. Hayatın tüm katmanlarını, acının bile armağan gibi hissedildiği o yoğun anlarda anlarım. Çünkü ben hissettikçe varım; hissettikçe anlar ve hissettiğim her şeyle büyür, köklenir, yaşamın en derin kuyusunda bile karanlıkla yüzleşir, kendimi bulurum. Hissettiğim sürece varım ve var olduğum sürece, kendimi yeniden büyüterek hayata kök salmaya devam edeceğim.

Sen de hisset, hissettiğin yerde var ol ve kalbindeki sonsuz sevgiye köklen…

Sevgiler.

düşünmek düşünüyorumohaldevarım Felsefe hissetmek sevgi
Shares
Yorum Yaz
Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki Gönderi

2050 Olmadan Harekete Geç: İklimi Koru, Geleceği Kurtar!

Sonraki Gönderi

Öz’e Dönüşün Hikayesi

Sosyal Bağlantılar
InstagramPinterestSpotifyWebsiteYouTube
Kategoriler
Wellness
Yaşam Tarzı
Kültür Sanat
Öne Çıkan Gönderiler
Kentsel Planlama Sosyoloji

Kentlerin Hikayesi: İnsan ve Mekân İlişkisi

15 Aralık 2024
İklim Değişikliği Sosyoloji

İklim Adaleti ve İnsan Hakları: Geleceğimizin Ortak Mücadelesi

13 Aralık 2024
Edebiyat Felsefe

Oruç Aruoba’yı Anlamak: Şiirlerde Saklı Felsefe Üzerine Bir İnceleme

11 Aralık 2024
Etiketler
agora bütünselsağlık Denge edebiyat ekolojikyaşam evrenindili evrenselyasalar Felsefe film fizikselsağlık gelişim gezegenikurtar hedefler hypatia iklimadaleti iklimdeğişikliği iklimkrizi ilişkiler iskenderiyelihypatia içselhuzur kalp kent kitapinceleme kompost meditasyon mutluluk müzik Nefes numeroloji numerolojitarihi Permakültür Psikoloji ruhsalsağlık sağlık sessizlik sevgi seyahat sürdürülebiliryaşam Varoluş wellness Zihin zihinselsağlık Özfarkındalık çakrayoga özgürlük
Haber bültenimize abone olun

Aboneliğinizi onaylamak için gelen veya istenmeyen posta kutunuzu kontrol edin.

Bunları da beğenebilirsin
NEFES
Felsefe Psikoloji Wellness

Hayatın İki Yüzü: Nefes ve Varoluşun Denge Dansı

3 Dakika
23 Mart 2024

Nefes… Hiç sessiz bir yerde tefekkür içerisinde nefesini dinlediğin, adeta nefesini yaşadığın bir zihinsizlik halinde bulundun mu? Nefes, yaşamın her alanında bulunan alma verme dengesinin vücudumuzda tezahür ettiği yaşam enerjisi.

Nefes dediğimiz kelime Arapça nfs kökünden gelen nafas “soluk” sözcüğünden gelmektedir. Nefes; aldığın ve verdiğin solukların bütünü, yaşamın fiziksel bedendeki tam karşılığı. Nefes alırken aynı an içerisinde nefesi alır ve nefesi veririz, an içerisinde nefesle doğar ve nefesle ölürüz…

AĞAÇ_KÖKLER
Felsefe

Kök Salmak: Zihnin Rüzgarından Kalbin Sükunetine Yolculuk

3 Dakika
20 Kasım 2024

Biz de hayatın içinde böyle değil miyiz?

Köklerimizle toprağa sarıldıkça daha sağlam hisseder, dallarımızla hayallere uzanırız. Ama köklenmek sadece bir yere ait olmak değildir; aynı zamanda kendine, hayata ve evrensel bir düzene teslim olmayı öğrenmektir.

Hayatı anlamlandırmaya çalışmak bazen bir rüzgarı yakalamaya çalışmak gibi. Oysa rüzgarı avucumuzda tutamayız; sadece hissederiz, bırakırız ve onun varlığına güvenerek ilerleriz. İşte teslimiyet tam da budur: Kontrol etme çabasını bırakıp, hayatın doğal ritmine kendimizi bırakmak…

Bir ağacın kökleri ne kadar derinse, dalları o kadar genişler gökyüzüne…

hahikat-ve-teslimiyet
Evrenin Dili Felsefe

Kaybolmak: Hakikate Doğru Bir Yolculuk

3 Dakika
7 Haziran 2024

Kaybolmak… Ara sıra dış dünyanın dayattığı tüm gerçekliklerden uzaklaşmak ve kendi varoluş halimi yaşamak için ihtiyacım olan tek şey belki de… Bu kayboluş yalnız bir şehrin boş sokaklarında, tatlı bir sohbet anında, yeni doğan bir bebeğin yüzünde, bir çocuğun heyecanında, sevdiğim birinin küçük bir anıyla bende uyandırdığı duyguda, bir şiirde veya acının etkisiyle harmanlanmış bir …

Gizlilik Politikası. Copyright © 2024 created by Hamidincom
florebo quocumque ferar
  • Hakkımda
  • İletişim
  • Gizlilik Politikası
florebo quocumque ferar
  • Blog
  • Numeroloji
  • Mağaza
  • İletişim
Hakkımda

İlayda Avcı

Şehir plancısı & fotoğrafçı

Merhabalar, İlayda ben. Toplumsal dönüşümün, bireylerin özgür ifadelerinde var olacağına ve ancak tükettiğimizi üreterek gezegenimize katkı sağlayacağımıza inanan bir yaşam tutkunuyum.

0