Kaybolmak… Ara sıra dış dünyanın dayattığı tüm gerçekliklerden uzaklaşmak ve kendi varoluş halimi yaşamak için ihtiyacım olan tek şey belki de… Bu kayboluş yalnız bir şehrin boş sokaklarında, tatlı bir sohbet anında, yeni doğan bir bebeğin yüzünde, bir çocuğun heyecanında, sevdiğim birinin küçük bir anıyla bende uyandırdığı duyguda, bir şiirde veya acının etkisiyle harmanlanmış bir …
Permakültür, 1970’lerin başında Avustralyalı ekolog Bill Mollison ve David Holmgren tarafından geliştirilen bir tasarım ve yaşam felsefesidir. Ancak, permakültür fikri, kökenlerini çok daha eskiye dayandırmaktadır. Permakültür, sürdürülebilir yaşam sistemleri tasarlama ve uygulama felsefesine dayanan bir yaklaşımdır. “Kalıcı kültür” veya “kalıcı tarım” anlamına gelen permakültür, doğal ekosistemlerin tasarım prensiplerini insan yerleşimleri ve tarım sistemleri için uyarlar.
Permakültür fikri, sürdürülebilir tarım, agroforestri, su yönetimi ve doğal kaynakların kullanımı gibi alanlarda uzun süredir yapılan araştırmalardan etkilenmiştir. Özellikle, geleneksel tarım yöntemlerinin yanı sıra doğal ekosistemlerin işleyişini inceleyen bilim insanları ve çiftçilerin katkıları bu fikrin oluşumunda etkili olmuştur.
Stoacılık felsefesi, M.Ö. 3 . yüzyılda Antik Yunanistan’da doğdu ve daha sonra Roma İmparatorluğu döneminde yaygınlaştı. Felsefi okulun kökenleri, M.Ö. 4. yüzyılın sonlarına ve M.Ö. 3. yüzyılın başlarına dayanır. Ancak, Stoacılığın kurucusu olarak kabul edilen ilk filozof, M.Ö. 3. yüzyılın başlarında yaşayan Zenon’dur.
Zenon, Atina’da yaşayan bir tüccardı ve Stoacılık felsefesini öğretmek için Stoacı Stoa Poikile adı verilen bir galeride toplanmıştı. Bu nedenle Stoacılık, “stoa” kelimesinden türetilmiştir. Stoacılığın temel ilkeleri, Zenon’un düşüncelerine dayanırken, bu felsefi okulun en tanınmış figürleri arasında Zenon’un öğrencileri Cleanthes, Chrysippus ve Diogenes Laertius yer almaktadır.
Stoacılığın gelişimi, birçok filozofun katkısıyla devam etti ve felsefi okul, Yunanistan’ın ötesine geçerek Roma İmparatorluğu’nun egemenliği altında yaygınlaştı. Roma’da, Stoacılık özellikle erdemli yaşamın önemini vurgulayan ve insanın içsel dinginliğini sağlama çabalarına odaklanan bir şekilde gelişti.
Stoacılık, etik, mantık ve fizik gibi felsefi alanlarda derinlemesine bir çalışma yürüttü. Ancak, Stoacılar genellikle etik ve ahlak üzerine odaklanarak insanın erdemli bir yaşam sürmesi gerektiğini savundular. Stoacılık, sadece bireysel mutluluğa değil, aynı zamanda toplumsal düzene ve adaletin sağlanmasına da odaklandı.
Kentsel planlama, şehirlerin fiziksel, sosyal, ekonomik ve çevresel unsurlarını organize etmek ve yönetmek için yapılan bir süreçtir. Bu süreç, mevcut durum analizi yapmayı, gelecek projeksiyonlarını belirlemeyi ve bu hedeflere ulaşmak için stratejiler oluşturmayı içerir. Kentsel Planlamanın Önemi Nedir ? Kentsel planlama, şehirlerin sürdürülebilirliğini, yaşanabilirliğini ve ekonomik refahını artırmak için kritik bir rol oynar. Planlama olmadan, …
Disiplin Yasası Disiplin yasası, disiplin ve özgürlük arasındaki ilişkiyi derinlemesine ele alır. Disiplinin, özgürlüğe giden yolun temel taşı olduğunu ve bireyin iç ve dış özgürlüğünü nasıl etkilediğini vurgular. Ayrıca, disiplinin özünde, biraz daha fazla çaba gösterme, bir şeylerin derinine inme ve uzun vadeli hedeflere kararlılıkla yönelme vardır. Disiplin, önceliklerin belirlenmesini ve her seferinde bir şeye …
Evren, gizemli bir derinliğe ve büyüleyici bir düzene sahiptir. İnsanlık, binlerce yıldır evrenin sırlarını çözmeye, doğanın yasalarını anlamaya ve kozmik düzenin işleyişini keşfetmeye çalışmıştır. Bu arayışın bir sonucu olarak, evrenin temel yapısını ve işleyişini yönlendiren evrensel yasalar keşfedilmiştir. Kozmik evrensel yasalar, doğanın temel prensiplerini ve evrenin derin düzenini açıklar. Bu yasalar, her şeyin birbiriyle etkileşim …
Niye? Bazı insanlar için yalnızca bir kelimeden ibaret olabilecek bu soru, kendi hayatımda çocukluğumdan bu yana, her süreçte zihnimin derinliklerinde ve en merkezinde yer tutmuş, sorgulamanın anlamını getirmiştir bana. “Niye? ‘Ben niye varım?’ sorusu ile zihnime düşmüş, ‘Bu hayatın anlamı ne, yaratılış niye?’ sorgusunun varlığı ile birlikte benliğimde, yalnızca bir kelimeden çok daha fazlası olarak …
Nefes… Hiç sessiz bir yerde tefekkür içerisinde nefesini dinlediğin, adeta nefesini yaşadığın bir zihinsizlik halinde bulundun mu? Nefes, yaşamın her alanında bulunan alma verme dengesinin vücudumuzda tezahür ettiği yaşam enerjisi.
Nefes dediğimiz kelime Arapça nfs kökünden gelen nafas “soluk” sözcüğünden gelmektedir. Nefes; aldığın ve verdiğin solukların bütünü, yaşamın fiziksel bedendeki tam karşılığı. Nefes alırken aynı an içerisinde nefesi alır ve nefesi veririz, an içerisinde nefesle doğar ve nefesle ölürüz…
Hidayet’in Kör Baykuş eserinin sonunda konu bir yere bağlanmaz, bir sonuç yoktur. Aslında bir yere bağlanmak zorunda mıdır? Sonuca bağlanan olaylar, durumlar bitmiş demektir. Ancak Kör Baykuş hiç bitmez. Her okuduğunuzda farklı anlamlar çıkaracağınız büyülü bir metafordur Kör Baykuş…