Duyu organlarının hiç birinin var olmadığını, yalnızca nefes alıp verdiğini hayal ettin mi hiç? Mesela tat almıyorsun, koku duyamıyor, birine dokunduğunda hissedemiyor ya da etrafında olan biten hiç bir şeyi göremediğini ve duyamadığını hayal et. Yine de varsındır değil mi? Kokuyu duyamasan da nefes alabildiğin için mi varsın yoksa düşünme yetini kaybetmediğin, düşünebildiğin için mi?
Biyolojik açıdan nefes alamayan bir insan yaşayamaz ama bilincini kaybetmiş biri bu dünyada var olduğunu hissedebilir mi? Hayatta olmak ve var olduğunun bilincinde olmak arasında ne denli farklar olabilir?
Evet nefeslerimizdir bize hayat veren ama bu var olmak için yeterli değildir. İnsanın varlık bilincinin, fiziksel duyu organlarından ziyade düşünme yetisiyle bağlantılı olduğunu öne süren düşünceler hep var olmuştur. Belki bu nedenle derin zihinsel kıvrımlarda gezinen, düşünen bir insanın farkettiği yaşamdır var olma hali ve bu ancak gerçek anlamda düşünebilme haliyle gerçekleşir. Var olma bilincinin, fiziksel duyularla değil, düşünme yetisi ve farkındalıkla ilişkili olduğu fikri, felsefe tarihinde birçok filozofun dikkatini çekmiştir. “Düşünüyorum, o halde varım.” (Cogito, ergo sum), bu düşüncenin en iyi örneklerinden biridir. Descartes, duyusal verilere güvenmek yerine, düşüncenin kendisine dayanarak varlığını ispatlamaya çalışmıştır.
René Descartes’in ünlü ifadesi “Düşünüyorum, o halde varım.” (Cogito, ergo sum), bu düşüncenin en iyi örneklerinden biridir. Descartes, duyusal verilere güvenmek yerine, düşüncenin kendisine dayanarak varlığını ispatlamaya çalışmıştır.
Zihnimiz her ne kadar gerçeklik kavramlarını çarpıtacak bir mekanizmaya sahip olsa da bu mekanizmayı karıştırmadan var olma halimizi bu hayata, hakikatin kendisine ispatlayamayız. Fiziksel dünyayla etkileşimde bulunma yeteneği kadar, düşünme yetisinin de var olma bilincine katkı sağladığı yadsınamaz bir gerçek. Öyle ki var olma bilinci, fiziksel dünyaya ait olmakla birlikte, düşünme yetisiyle şekillenen daha derin bir gerçekliği ifade ediyor gibi. Belki de bu yüzden René Descartes ‘düşünüyorum, o halde varım.’ demiş olabilir mi?
Varlık ve var olma bilinci kavramları karmaşık ve derinlikli konular… Fiziksel varlığımızla birlikte, düşünme yetisinin de var olma bilincine katkı sağladığı düşünülür. Bu nedenle, düşüncelerimizin derinliği ve farkındalığımız, var olma halimizi şekillendirir ve bizim hakiki varlığımızı belirleyerek hayata yansıtırız.
Düşüncelerimizin derinliklerine inip, oradan öz’e, asıl olan asli bilgiye, hakikatimize dönüşebilmek ve tümüyle öz’ü yansıtan bir varlık olma bilincinde var olabilmeyi diliyorum. Çünkü ancak düşüncelerimizin derinliği kadar varız…